ÖZLEDİĞİMİZ SEVGİLİ
Ossi Müzik'in, popüler müziğimizin geçmişini 'garanti altına alma' yolundaki çalışmaları çok renkli, çok parlak bir albümle sürüyor; Gönül Yazar'ın pop şarkılarından oluşan bir albümle.
Yazar'ın müzikal serüveni 50'li yıllarda düzenlenen bir ses yarışmasında "Ses Kraliçesi" seçilmesiyle birlikte başladı. Bu 'unvan' ya da 'derece'nin ardından, Yazar kısa bir zaman içerisinde 'zirve'ye ulaştı ve hep orada kaldı. Hala da oradadır. 'Taşbebek' ünvanını alacak kadar güzelliği dillere destan olan bu sanatçımız sahnelere adım attığı ilk günden itibaren herkesi mest etti ve etkiledi. Yazar mükemmel ve dokunaklı ses rengi, renkli kişiliği ve hoşsohbeti ile 'show dünyası'nın gökte ararken yerde bulduğu bir isim oldu ve yıllar su gibi akıp giderken Yazar ne ününden ne de bu özelliğinden bir şey kaybetti. Hatta aksine, sanatçı her zaman her türden yenilik ya da gelişmeyi takip etti, hiç durmadı ya da oturmadı. Hep çalıştı, hep değişti. Değişmeyen tek şey Gönül Yazar'ın güzelliği ve zerafeti-inceliği oldu; bir de, hangi türde söylüyor olursa olsun, seslendirdiği her şarkıya canından can katması, o şarkıyı olabilecek en yüksek noktaya çıkartması…
Yazar'ın, büyük bir kısmı Ossi'nin bu albümüyle (yıllar yılıdır tozlandıkları, unutulup kaldıkları bantların ve plakların üzerinden kurtarılarak) önümüze getirilmiş 'pop şarkıları' da böyledir. Tamamı renkli, tamamı çok çok iyi seslendirilmiş bu şarkılar Yazar'ı (bir Türk Müziği yorumcusu olmanın yanında) bir pop şarkıcısı konumuna da getirmişti. Ama öte yandan da, bu işten asıl kazançlı çıkan pop müziğimizin bizzat kendisi olmuştu. 60'lı yılların hemen başında ortaya çıkmış ve kendisini geniş kitlelere kabul ettirme savaşı vermekte olan bu müzik türü, Yazar gibi geniş yığınları etkilemiş bir sanatçının sesiyle neredeyse her evde çınlar olmuş ve alınması uzun yıllar sürecek bir mesafeyi, Yazar'ın pop şarkıları sayesinde bir iki yıl gibi kısa bir zaman içerisinde almıştı.
1961 yılının sonbaharında Odeon'un, İlham Gencer'in sesinden "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" adlı şarkıyı yayınlamasıyla resmi açılışını yapan pop müziğimizin önündeki en büyük engel (en azından ilk birkaç yıl için), Türk ve halk müziğine alışmış kulaklar tarafından yadırganması olmuştu. Bu tür bir müzik, yalnızca ritmi ya da genel yapısı ile değil, (sözler
dahil) bir bütün olarak 'tuhaf' ya da farklı gözükmekteydi herkese. İngilizce, İtalyanca, Fransızca ya da İspanyolca sözlerle söylendiğinde iyi kötü belirli bir kitle tarafından bağırlara basılmış bu müzikal tür, kendi dilimizle icra edilmeye kalkışıldığında red ediliyor, "Bu müzik bizim değil ki bizim dilde seslendirilsin!" diye özetlenebilecek bir mukavemet ile karşılaşıyordu. Yazar ve şarkılarının başarabildiği en önemli şey, bu mukavemetin kırılmasını sağlamak oldu. Popu başlatan şarkı olan "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş"un Gönül Yazar tarafından Türk Müziği ağırlıklı bir alt yapının üzerine oturtularak (üstelik kısmen de Fransızca olarak) bizzat söylenmesi de, Yazar'ın bir sanatçı olarak bu yeni müzik türüne zaten ilgi duymuş olduğuna işaret etmekte. Yazar'ın bu ilgisi, Metin Bükey'in Yeşilçam için yaptığı bazı şarkıları seslendirmesiyle sürdü ve ardından da adlı adınca (başta "Çapkın Kız" olmak üzere) epeyce pop şarkı yapması ile rayına oturdu.
Yazar'ın bu 'pop' işini bir macera gibi görmeyip çok ciddiye aldığına dair sayısız işaret var. Yazar, bu tür şarkıları diğer meslektaşları gibi "Bugün bunlar var ama yarın olmayacak!" diye özetlenebilecek bir 'mecburi seslendirme' olarak görmemiş, bu şarkıları (en az bir pop şarkıcısı, diyelim ki bir Ajda Pekkan kadar) çok ciddiye almış ve bu alanda daha iyi olabilmek için durmadan çalışmış, kendisini geliştirmiştir. Plak firmalarının kendisine sunduklarıyla, önerdikleriyle yetinmemiş; her zaman alanında 'en iyi' olanlarla çalışmayı tercih etmiştir. Söz yazarı olarak Fecri Ebcioğlu, Fikret Şeneş, Ülkü Aker; aranjör olarak Emin Fındıkoğlu, Norayr Demirci, Esin Engin, Atilla Özdemiroğlu; orkestra ya da grup olarak Süheyl Denizci Orkestrası, Okan Dinçer ve Kontraslar'ı, Kanat Gür Orkestrası, Durul Gence 5'lisi, Şevket Uğurluer Orkstrası, Selim Özer Orkestrası, Üstün Poyraz Set, Doruk Onatkut Orkestrası'nı tercih etti Gönül Yazar. Lalezar'da yaptığı programlarda ise (vurmalı, nefesli ve yaylılarla zenginleştirilmiş) İstanbul Gelişim gibi büyük ve önemli bir orkestra eşlik etti Yazar'a. Bütün bu isimlerle her şeyin daha iyi olacağını düşündü-gördü ve yanılmadı. Asıl alanı olan Türk müziği ve sonraki tutkusu olan pop arasındaki 'imaj' farkını da anında görüp tedbir aldı. Bir 'assolist'in giydikleri-çıkardıkları, hatta genel olarak 'duruş'u, bir pop şarkıcısından başka olmalıydı, bamaşka. Yazar'ın bu iki alan arasında farklı (saç, makyaj, kostüm ve diğer ayrıntılarla zenginleştirilmiş) 'iki yüz' ile gezinmiş olması, derli topu ilk imaj çalışmasının da Yazar vasıtasıyla gündemimize getirildiğine işaret ediyor. "Bir işi ya tam yapacaksın ya da yapmayacaksın" der gibiydi Gönül Yazar ve ne kadar haklı olduğu yıllar sonra bile görülebiliyor.
Ossi'nin bize sunduğu Gönül Yazar'ın 'pop çağı'nda, "Buruk Acı"dan "Nisan Yağmuru"na, "Çapkın Kız"dan "Aşk Hikayesi"ne, "Arkadaşımın Aşkısın"dan "Şıp Sevdi"ye kadar hemen hemen her parlak nokta yer almakta. Yazar'ın ününü, popülerliğini tehlikeye atarak girdiği bir alandan nasıl alnının akıyla çıktığına dair çok iyi bir belge bu albüm. "Bir assolistin bu tür bir müzikle ne işi olabilir ki?" demeden, öyle düşünmeden girdiği bir alanda taş üstünde taş bırakmamış Gönül Yazar. Büyük, çok büyük bir iş başarmış. Bu şarkıların her biri (tıpkı Yazar'ın seslendirdiği her şarkıda olduğu gibi) çok kıymetli bir mücevher. Yılların dokunamadığı, eskitemediği, yıpratamadığı; bu bir yana değerine değer kattığı onlarca mücevherden oluşan bir hazine.
Gönül Yazar pop alanında da resmen tarih yazmış; bu albüm de bunun belgesi.
Naim DİLMENER
Videolar
Bu albüme ait video klipleri izlemek için tıklayınız. (Ossi Müzik Youtube Kanalı)